ŞEHİD MOLLA ARİF KESER'İN HAYATI - Hüseyni Gölge İslami Bilgilerin ve İlahi ve Video Merkezi

Haberler

Home Top Ad

Post Top Ad

4 Ekim 2021 Pazartesi

ŞEHİD MOLLA ARİF KESER'İN HAYATI

Adı Soyadı: Arif Keser
Doğum yeri ve tarihi: Muş–1965
Şehadet yeri ve tarihi: Adana – 06.03.2002
Şehadet şekli: TC polisinin silahlı baskını sonucu

Hayatı ve şahsi özellikleri:


1965 yılında Muş merkeze bağlı Deraçengeli Köyü’nde doğdu. Babası Hacı Kamil, yıllar önce Bingöl’e bağlı asıl köylerinden ayrılarak bu köye yerleşti. Köyün yarısı Iğdır’dan gelen Kürtlerden, diğer yarısı ise Bingöl’den gelen Zazalardan oluşuyordu. Babası Hacı Kamil Zaza aşiretinin ileri gelenlerinden idi.

İlkokulu bitirip ortaokula başlayan Arif, babasının isteği üzerine okulu bırakıp, medrese eğitimine başladı. Medresede iken yazları köy işlerinde ailesine yardım etmek için eğitimine ara verir, işlerini bitirdikten sonra medrese eğitimine devam ederdi.

19 yaşlarında medrese eğitimini bitiren Molla Arif, askerlikten sonra babasının isteği üzerine abisi ile birlikte Gaziantep’e yerleşti. Abisi orada koyun ticareti ile uğraşıyordu. Molla Arif de önce küçük bir çay ocağı ile işe başladı. Daha sonra Muş’tan gelen ailelerin yoğun olarak bulunduğu mahallede bir bakkal dükkânı açtı. Çevresi tarafından sevilen ve saygı duyulan Molla Arif, işlettiği bakkalda halkın fıkhi meseleleriyle de ilgileniyordu.

1991 yılında Hizbullah Cemaati ile tanışan Molla Arif, gösterdiği samimiyet ve sadakatten dolayı kısa zaman içinde Cemaatsel faaliyetlerde aktif olarak yer aldı. Mehmet Nur Camisi’nde Kur’an dersi verdi. Ayrıca şehrin esnaflarının bilinçlenmesi için de büyük bir çaba içerisine girdi.

Cemaatin PKK ile çatışmalar yaşadığı sıralarda büyük bir cesaret ve kahramanlık örneği sergileyen Molla Arif, herkes tarafından tanınıyordu. Onun İslami faaliyetlerini hazmedemeyen Mülhit örgüt mensupları kendisini birkaç kez tehdit ettiler. Tehditlerle onu korkutacaklarını sananlar karşılarında, küfre ve zulme asla boyun eğmeyen yiğit ve cesur bir dava adamını buldular. 1994’te PKK’lilerin saldırısına uğradı. Sayıları çok fazla olan saldırgan güruha yalnız başına karşılık verdi. Çıkan kavgada birkaç PKK’li ağır bir şekilde yaralandı. Bu nedenle bir buçuk yıl cezaevinde yattı. Cezaevinde kültürel çalışmalarına ağırlık verdi. Genel olarak vakıf olduğu fıkıh ilmini derinleştirdi. Birçok tefsir üzerinde mütalaa ve çalışmaları oldu. Yine bu dönemde birçok ayet ezberledi. İslam tarihi ve hadis ilminde de kendisini yetiştirdi. Seri ve akıcı bir hitabeti vardı.

Cezaevinden çıktıktan sonra, daha önce oturduğu yerden ayrılarak başka bir mahalleye taşındı ve orada küçük bir tuhafiye dükkanı açtı. Hayatı boyunca kimseye yük olmamak ve kendi el emeğiyle geçinmek için büyük bir uğraş vermiştir. Hiçbir zaman aşırı mal toplama peşine düşmedi. Yaptığı en küçük işlerde dahi Cenabı Allah, ona geniş ve güzel nimetler ihsan ediyordu. Açtığı dükkanı gören bazı arkadaş ve dostları kendisine; “Sen bu dükkandan ekmek yiyemezsin. Bu dükkan bırak bir aileyi, bir insanı bile doyuramaz” diyorlardı. Fakat o kendilerine cevaben şunu söylüyordu: “Rızkı veren büyük veya küçük dükkan değildir. Açtığım dükkan rızkıma sadece bir vesiledir. Rızkı veren, her şeyin sahibi olan yüce Rabbim’dir” derdi. Bu dükkan öyle çalıştı ki, onu tanıyan herkes bu İlahi lütfa açıkça şahit oldu. Bu dükkanın gelirini kendisine çok gören Molla Arif, işsiz bir arkadaşını kendisine ortak ederek ona yardımda bulundu.

Toplumdaki ticari sorunları, aile sorunlarını ve sosyal problemleri çözmede yetenekli ve tecrübeli biriydi. Sorunu olan, sıkıntıda olan, aile problemi olan bir çok insan ona koşuyor ve ondan yardım istiyordu. O da elinden geldiği kadarıyla onların sorunlarını hal etmeye çalışıyordu.

Ş. Molla Arif’in İslami şahsiyetiyle ilgili söylenecek birçok şey vardır. Ancak onun önemli özelliklerinden biri, davadaki kararlılığı ve cemaate bağlılıktaki örnekliğiydi. Fitne ateşinin etrafını sardığı ve her şeyi kasıp kavurduğu ve nice önemli şahsiyeti (!) devirdiği bir zamanda o, bu şeytani tezgâha karşı uyanık davrandı ve fitnecilerin fesadını şahsında etkisiz kıldı. Fitnenin katilden daha büyük ve şiddetli olduğu ilahi beyan göz önünde bulundurulduğunda, fitne tuzağını etkisiz kılmak ve Rabbe kullukta sebatkâr olmak, ancak Ş. Molla Arif gibi yiğit ve takva örneği şahsiyetlerin aşabileceği bir imtihan olsa gerek.

O, Allah (cc)’ın sevdiği salih kullardan biriydi. O kadar güzel bir ahlaka sahip idi ki, onu tanıyıp ta sevmeyen ve sözünü dinlemeyen kimse yok gibidir. O, Allah için insanlara hizmet eden bir halk adamı, güvenilir, dürüst ve adil kişiliğiyle herkesin kabul ettiği bir dava adamı; cesaret, yiğitlik ve kararlılığıyla da bir mücadele adamıydı.

06.03.2002 tarihinde Adana’da, TC polislerinin evine yaptığı baskında çıkan çatışma sonucunda Molla Arif ve arkadaşı Hatip Dağ şehid oldular.

Şehit Molla Arif evli, 5 kız bir erkek olmak üzere 6 çocuk babasıydı.

Ya Rabbi! Bu güzel iki kulunun şehadetini kabul buyur. Bizleri onların hayır ve bereketlerinden mahrum etme!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad