ŞEHİD HACI BİÇER'İN HAYATI - Hüseyni Gölge İslami Bilgilerin ve İlahi ve Video Merkezi

Haberler

Home Top Ad

Post Top Ad

4 Ekim 2021 Pazartesi

ŞEHİD HACI BİÇER'İN HAYATI

 Adı Soyadı: Hacı BİÇER

Doğum yeri ve tarihi: D. Bakır–Silvan 1964
Şehadet yeri ve tarihi: Silvan / 31 Mart 1992
Şehadet Şekli: PKK gurubunun saldırısı sonucu…

Hayatı ve şahsi özellikleri:


Hacı Biçer 1964 yılında Silvan’ın Boyunlu (Boşat) Köyü’nde dünyaya geldi. Hacı henüz çocuk yaşlarındayken ailece köyden Silvan’a yerleşirler. Okul öğrenimini Silvan’da yapan Hacı, lise tahsilini de Silvan Lisesi’nde tamamladı. O dönemde siyasi çalkantıların yaşandığı Silvan Lisesi’nde Hacı solcularla beraber hareket eder. Cesur oluşu ve haksızlığa karşı duruşu, onun arkadaşları ve çevresi tarafından sevilip sayılmasına vesile olmuştu.

Hizbullah Cemaati ile tanışmadan önce bir çimento dükkânı işletip çimento satıyordu. Ayrıca müteahhitlik de yapıyordu. Davaya gönül vermiş bir arkadaşının ilgilenmesiyle Hacı, 1988’de Cemaat saflarına katılarak İslami bir hayat sürdürmeye başladı. Çok geçmeden dükkânını tebliğ ve sohbet yeri yaptı.

Kısa sürede İslami kültürünü geliştirdi ve tebliğ faaliyetlerine başladı. Halk içerisinde sevilip sayılan birisiydi. Çok aktif ve faal olması hasebiyle gençlik üzerinde etkisi çoktu. Cemaate katıldığı günden itibaren tüm mesaisini İslami hizmete verdi. Her fırsatı değerlendirme yoluna giden Hacı, dindar halkın düğün merasimlerine katılarak İslami bir düğün yapmalarına yardımcı oluyor ve oralarda İslami sohbetler yaparak halkı aydınlatıyordu.

Kendisi gerek Silvan’da gerekse Silvan’ın köylerinde İslami tebliğ ve irşat faaliyetlerinde bulunurdu. Eski arkadaşlarına ulaşıp davayı onlara da tebliğ ediyordu. Bu ihlaslı ve kararlı çalışmaları neticesinde birçok insanın hidayet bulmasına vesile olmuştur.

Kendisi ayrıca şiirler yazarak İslam ümmetinin haline dikkat çekiyor ve bestelediği şiirlerinde şehadete olan hasret ve özlemini dile getiriyordu.

Hacının gençlik yıllarında arkadaşlık yaptığı birçok insan PKK saflarında yer alıyordu. Hatta PKK’nin üst düzey yöneticileri arasında akrabalık bağları olanlar da bulunduğundan, Hacı’yı yakından tanıyorlardı. Hacı’nın gençler üzerindeki aktif çalışması ve onlar üzerindeki etkin oluşu PKK’lileri rahatsız ediyordu.

1990 yılının başlarında artık Silvan’ın çehresi değişmiş, Hizbullah Cemaatinin tebliğ ve davet çalışmaları her eve ulaşmıştı. Camilerde çocuklara Kur’an–ı Kerim dersi veriliyor, İslami bir gençlik yetiştiriliyor, gençlik gün geçtikçe İslam’ı daha iyi öğreniyor ve öğrendiklerini de hayatlarında tatbik ediyorlardı.

Hacı çok cömert ve fedakârdı. Hizmette hep ön saflardaydı. Cemaatle tanışmasından şehadetine kadar elindeki tüm mal varlığını Müslümanların ve davasının hizmetine sundu. Silvan’a birçok Cemaat mensubu ziyarete gelirdi. Gelen misafirleri bulup kendi evinde ağırlar, gerekli izzet–i ikramda bulunduktan sonra yolcu edinceye kadar kendilerinden ayrılmazdı.

İbadetlerine özen gösterirdi. Gece teheccüd namazını kılar, haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçlu geçirirdi.

Uykusu çok hafifti. En derin uykusunda bile kendisine hafif bir sesleniş veya dokunuşla hemen kalkardı.

Hacı bütün ömrünü İslami çalışmaya vermişti. Bulunduğu ortamda gündem mutlaka İslami mücadele ve dava idi. Kabına sığmayan, çok aktif bir yapıya sahipti.

Şehid Hacı çok konuşkan ve esprili birisiydi. Arkadaşlarına ve halka yaptığı espriler yazılsa belki ciltleri bulur. Bunlardan bir iki tanesini aktaralım:

Arkadaşlarından biri kendisine ‘Hacı falan Müslüman’a başvuralım’ der. Hacı cevaben ‘Haydi gidelim’ der. Söz konusu arkadaşlarının dükkânına vardıklarında Hacı kafasıyla ona vurmaya başlar. Arkadaşı, ‘Hacı dur! Ne yapıyorsun ?’ diye hayretini belirtir. Hacı da birlikte geldiği arkadaşını işaret ederek, ‘O sana başvurmamızı istedi, ben de sana başvuruyorum işte!’ şeklinde cevap verir.

Yine bir gün arabasıyla çarşı ortasında ana caddeden giderken bir grup insanın yol ortasında sohbet ederek yürüdüklerini görür. Onlara yaklaşarak arabasının camını indirir ve camdan gülümseyerek “Düt düüüt’ diye seslenir. Oradakiler de gülerek yol ortasından kenara doğru çekilirler.

Kardeşlerine karşı şefkatli, sevgili, saygılı, İslam düşmanlarına karşı da tavizsiz ve sertti. Arkadaşlarıyla karşılaştığında hal–hatırlarını sorar, sevgisini ifade ederdi. Köylere tebliğ için gitmekle yetinmez, gençlerle ilgilenip sıkıntılarını halletmeye çalışır, onlarla tur atar, yemeğe davet eder, kitap okuma ve ayet ezberleme tavsiyesinde bulunurdu.

Davadaki kısa geçmişine rağmen, İslami mücadeleye çok katkı sağlamıştır. İslam düşmanlarının da korkulu rüyası idi. Müslümanların bükülmez bileği, güçlü pazusuydu adeta.

Bir gün Cemaate yeni katılmış sakallı bir genç ile çarşaflı hanımı PKK’lilerin üs olarak kullandığı bir kahvehanenin önünden geçerken PKK’liler tarafından sözlü tacize uğruyorlar. Bu durumu uzaktan gören Hacı hemen kahvehaneye giderek söz konusu PKK’lileri azarlayarak onlarla kavgaya girişir. Çıkan kavgada kendisi tek başına birkaç kişiyi yaralar. Bu arada Hacı’nın da bir parmağı kırılır. Olay yerine gelen polisler Hacı’yı yakalayarak götürürler. Bu olaydan dolayı Hacı 10–15 günlük bir zindan hayatı da yaşamış olur.

Gün geçtikçe bölgede Hizbullah Cemaati ile PKK arasındaki tansiyon yükseliyordu. İslam cemaatinin varlığı halk arasında gittikçe kabul görüyor, bundan rahatsızlık duyan hain örgüt, küçük şehirde fitne kazanlarını kaynatıyordu. Karşılıklı dükkân yakmalar, kavgalar, sopalı saldırılar. . .

Hacı bu dönemde İslami hizmetlerini daha bir düzen içinde yapıyor, bölgede PKK tarafından şehid edilen Cemaat mensuplarının cenaze merasimlerine katılıyordu. Yoğun gayret ve çalışması, İslam düşmanlarını rahatsız edip çileden çıkarıyordu. Mülhid örgütün Silvan’da da Müslüman kanına gireceği duyumları alınıyordu. Bundan dolayı gerek Hacı için gerekse Cemaatin diğer mensupları için çeşitli tedbirler alınmıştı. Olası tehlikelere karşı duyarlı olan Hacı uzun süreden beri düzenli olarak evinin nöbetini tutuyordu.

Şahadetinden bir süre önce, dünyaya fazlaca dalan bir molla arkadaşına söylediği şu sözler dikkat çekiciydi: “Seyda! Öyle sanıyorum ki ben cennette gezip tozarken, sen hala burada paraları saymakla ömür tüketeceksin.”

Aylardan Ramazan ayı, gecelerden ise mübarek Leylet–ül Kadir Gecesi’dir. Hacı, iftarını açtıktan sonra ansızın kalabalık bir PKK grubu tarafından saldırıya uğrar. Saldırganlar evi adeta kurşun yağmuruna tutarlar. Aldığı kurşun yaralarıyla Hacı Biçer şehid olurken, hanımı da yaralanır.

“Silvan’ın ilk şehidi ben olacağım” diyordu ve öyle de oldu. O, saldırgan PKK ile Hizbullah arasında çıkan çatışmalarda Cemaat’in Silvan’da verilen ilk şehididir.

Şehid Hacı’nın mübarek cenazesi, Silvan’dan ve bölgenin diğer yerlerinden gelen binlerce Müslüman’ın tekbir ve tehlil sesleri arasında Şeyh Halil Mezarlığı’na defnedildi.

Hacı’nın şehadeti, Silvan’da PKK ile Hizbullah arasındaki silahlı çatışmanın başlangıcı oldu. Definden kısa bir süre sonra Hizbullahi Müslümanlar Şehid Hacı’nın intikamını almaya başladılar. Tespit edilen katillerden bir kısmı Cemaat tarafından cezalandırıldı.

Şehid Hacı, ikisi erkek, ikisi kız toplam 4 çocuk babası idi.

İlahi! Kıymetini senin takdir ettiğin Leyle–i Kadir’de, kanını Kitab–ı Mübin’in uğruna akıtan Hacı kardeşimizin şahadetini kabul buyur. Bizleri onun davasının takipçileri kıl. Bizleri cennetlerinde onunla ve diğer şehidlerle komşu eyle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad